Depremde derinlik ne anlama gelir
Anasayfa Genel Depremde derinlik ne anlama gelir

Depremde derinlik ne anlama gelir

Depremin derinliği çok önemli. Deprem derinliği, depremde enerjinin açığa çıktığı noktanın yeryüzüne en kısa uzaklığıdır. Bir kere deprem derinleştikçe yukarıdaki etkisi azalır. Marmara Depremi, 9-12 kilometre derinliği arasındaydı.

Depremin Büyüklüğü Ve Şiddeti Aynı Kavramlar Mıdır?

Depremin şiddeti ve depremin büyüklüğü kavramlarını sıkça duyarız. Peki, depremin büyüklüğü ve şiddeti ne anlama gelir? Bu iki kavram arasında ne fark vardır? İşte yanıtı…

“Şili’de 7.0 şiddetinde bir deprem meydana geldi.”

“Şili’de 7.0 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi.”

Sizce yukarıdaki iki kavramdan hangisi doğru? 7.0 rakamı burada, depremde ortaya çıkan enerjinin büyüklüğünü (magnitüd) ifade ettiğinden ikinci kavramı kullanmamız gerekir.

Depremin gücü ya da “boyutu” iki yolla ölçülmektedir. Bunlardan birisi depremin “şiddeti” diğeri ise “büyüklük”lüğüdür . Bu iki kavram sıklıkla karıştırılmakta ve yanlış kullanılmaktadır.

Depremin şiddeti; herhangi bir derinlikte olan depremin, yeryüzünde hissedildiği bir noktadaki etkisinin ölçüsü olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir deyişle depremin şiddeti, onun yapılar, doğa ve insanlar üzerindeki etkilerinin bir ölçüsüdür. Bu etki, depremin büyüklüğü, odak derinliği, uzaklığı, yapıların depreme karşı gösterdiği dayanıklılık dahi değişik olabilmektedir. Şiddet depremin kaynağındaki büyüklüğü hakkında doğru bilgi vermemekle beraber, deprem dolayısıyla oluşan hasarı yukarıda belirtilen etkenlere bağlı olarak yansıtır.

Depremin şiddeti, depremlerin gözlenen etkileri sonucunda uzun yılların vermiş olduğu deneyimlere dayanılarak hazırlanmış olan “Şiddet Cetvelleri”ne göre değerlendirilmektedir. Diğer bir deyişle “Deprem Şiddet Cetvelleri” depremin etkisinde kalan canlı ve cansız her şeyin depreme gösterdiği tepkiyi değerlendirmektedir. Önceden hazırlanmış olan bu cetveller, her şiddet derecesindeki depremlerin insanlar, yapılar ve arazi üzerinde meydana getireceği etkileri belirlemektedir.

Bir deprem oluştuğunda, bu depremin herhangi bir noktadaki şiddetini belirlemek için, o bölgede meydana gelen etkiler gözlenir. Bu izlenimler, Şiddet Cetvelinde hangi şiddet derecesi tanımına uygunsa, depremin şiddeti, o şiddet derecesi olarak değerlendirilir. Örneğin; depremin neden olduğu etkiler, şiddet cetvelinde VIII şiddet olarak tanımlanan bulguları içeriyorsa, o deprem VIII şiddetinde bir deprem olarak tariflenir. Deprem Şiddet Cetvellerinde, şiddetler Romen rakamıyla gösterilmektedir. Bugün kullanılan başlıca şiddet cetvelleri değiştirilmiştir. Bunlar, “Mercalli Cetveli (MM)” ve “Medvedev-Sponheur-Karnik (MSK)” şiddet cetvelidir. Her iki cetvelde de XII şiddet derecesini kapsamaktadır. Bu cetvellere göre, şiddeti V ve daha küçük olan depremler genellikle yapılarda hasar meydana getirmezler ve insanların depremi hissetme şekillerine göre değerlendirilirler.

VI-XII arasındaki şiddetler ise, depremlerin yapılarda meydana getirdiği hasar ve arazide oluşturduğu kırılma, yarılma, heyelan gibi bulgulara dayanılarak değerlendirilmektedir.

Depremin büyüklüğü; deprem sırasında açığa çıkan enerjinin bir ölçüsü olarak tanımlanmaktadır. Enerjinin doğrudan doğruya ölçülmesi olanağı olmadığından, Amerika Birleşik Devletlerinden Prof. C. Richter tarafından 1930 yıllarında bulunan bir yöntemle depremlerin aletsel bir ölçüsü olan “Magnitüd” tanımlanmıştır. Prof. Richter, episantrdan 100 km. uzaklıkta ve sert zemine yerleştirilmiş özel bir sismografla (2800 büyütmeli, özel periyodu 0.8 saniye ve � sönümü olan bir Wood-Anderson torsiyon Sismografı ile) kaydedilmiş zemin hareketinin mikron cinsinden (1 mikron 1/1000 mm) ölçülen maksimum genliğinin 10 tabanına göre logaritmasını bir depremin “magnitüdü” olarak tanımlamıştır. Bugüne dek olan depremler istatistik olarak incelendiğinde kaydedilen en büyük magnitüd değerinin 8.9 olduğu görülmektedir. (31 Ocak 1906 Colombiya-Ekvator ve 2 Mart 1933 Sanriku-Japonya depremleri).

Magnitüd, aletsel ve gözlemsel magnitüd değerleri olmak üzere iki gruba ayrılabilmektedir.

Aletsel magnitüd, yukarıda da belirtildiği üzere, standart bir sismografla kaydedilen deprem hareketinin maksimum genlik ve periyot değeri ve alet kalibrasyon fonksiyonlarının kullanılması ile yapılan hesaplamalar sonucunda elde edilmektedir. Aletsel magnitüd değeri, gerek hacim dalgaları ve gerekse yüzey dalgalarından hesaplanmaktadır.

Genel olarak, hacim dalgalarından hesaplanan magnitüdler (m), ile yüzey dalgalarından hesaplanan magnitüdler de (M) ile gösterilmektedir. Her iki magnitüd değerini birbirine dönüştürecek bazı bağıntılar mevcuttur.

Gözlemsel magnitüd değeri ise, gözlemsel inceleme sonucu elde edilen episantr şiddetinden hesaplanmaktadır. Ancak, bu tür hesaplamalarda, magnitüd-şiddet bağıntısının bölgeden bölgeye değiştiği de göz önünde tutulmalıdır.

Gözlemevleri tarafından bildirilen bu depremin magnitüdü depremin enerjisi hakkında fikir vermez. Çünkü deprem sığ veya derin odaklı olabilir. Magnitüdü aynı olan iki depremden sığ olanı daha çok hasar yaparken, derin olanı daha az hasar yapacağından arada bir fark olacaktır. Yine de Richter ölçeği (magnitüd) depremlerin özelliklerini saptamada çok önemli bir unsur olmaktadır.

Depremlerin şiddet ve magnitüdleri arasında birtakım ampirik bağıntılar çıkarılmıştır. Bu bağıntılardan şiddet ve magnitüd değerleri arasındaki dönüşümleri aşağıdaki gibi verilebilir.

Depremin meydana geldiği noktanın derinliği de yıkım kuvvetine etkilidir ve yeryüzüne yakın noktada gerçekleşen depremler daha çok hasar vermektedir.
Deprem parametreleri nelerdir?
BÖLÜM DEPREM PARAMETRELERİ VE TANIMLARI.
2.1. ODAK NOKTASI (HİPOSANTR) Odak noktası (Hiposantr) kırılmanın başladığı yer olup, depremde enerjinin açığa. …
2.2. DIŞ MERKEZ (EPİSANTR) …
2.3. ODAK DERİNLİĞİ …
2.4. EŞ ŞİDDET (İZOSEİST) EĞRİLERİ …
2.5. ŞİDDET. …
2.6. MAGNİTÜD (BÜYÜKLÜK) …
2.7. DEPREM DALGALARININ YAYILMASI.
Daha fazla öğe…
Merkez üssünden uzaklaştıkça depremin büyüklüğü azalır mı?
merkez üssünden uzaklaştıkça da depremin şiddeti daha da azalır. … depremin olduğu yerde binalar yıkılırken, depremden uzak bir yerde sadece ufak bir sarsıntı olabilir. tabii ki bunun istisnaları da mevcuttur.
Depremin derinliği ne demek?

Depremde enerjinin açığa çıktığı noktanınyeryüzünden en kısa uzaklığı, depremin odak derinliği olarak adlandırılır. … Bu sınıflandırma tektonik depremler için geçerlidir.Yerin 0-60 km.derinliğinde olan depremler sığ deprem olarak nitelenir. Yerin 70-300 km.derinliklerinde olan depremler orta derinlikte olan depremlerdir.
Deprem parametrelerinden hangisi depremi oluşturan kırılmanın başladığı noktayı ifade eder?
Odak noktası yerin içinde depremin enerjisinin ortaya çıktığı noktadır.Bu noktaya odak noktası veya iç merkez de denir.
Depremde Gal ne demek?
Gal CGS ölçü sisteminde ivme birimidir. Birim adını Italyan bilim adamı Galileo Galilei (1564-1642) isminden alır. (MKS sisteminde ivme için özel bir birim yoktur.)
Depremlerin şiddeti üzerinde hangileri etkili olur?
Diğer bir deyişle depremin şiddeti, onun yapılar, doğa ve insanlar üzerindeki etkilerinin bir ölçüsüdür. Bu etki, depremin büyüklüğü, odak derinliği, uzaklığı, yapıların depreme karşı gösterdiği dayanıklılık dahi değişik olabilmektedir.
Depremin derinliği neyi etkiler?

Çünkü deprem sığ veya derin odaklı olabilir. Magnitüdü aynı olan iki depremden sığ olanı daha çok hasar yaparken, derin olanı daha az hasar yapacağından arada bir fark olacaktır. Yine de Richter ölçeği (magnitüd) depremlerin özelliklerini saptamada çok önemli bir unsur olmaktadır.
Deprem büyüklüğü neye göre belirlenir?
Depremin büyüklüğü ise kırılan yüzeyin büyüklüğünü ve dolayısıyla ortaya çıkan enerjinin düzeyini belirten bir ölçüdür. Örneğin M=2,0 büyüklüğünde bir deprem, yeryüzünün derinliklerinde yaklaşık bir futbol sahası büyüklüğünde bir kiriğin meydana geldiğini gösterir.
Deprem nedir kaç çeşittir?
Deprem, yerkabuğu içinde meydana gelen kırılmaların titreşim dalgalarına yol açarak yeryüzüne sarsmasına denir. Yerkabuğundaki tabakaların birbirine uyguladığı basınç sonucu oluşan depremler Teknotonik, Volkanik ve Çöküntü depremler olarak 3’e ayırmak mümkündür.

Yunanca’da “şok” anlamına gelen “sismos” kökünden türeyen sismoloji, deprem bilim anlamına gelmektedir. Sismolojinin incelediği başlıca konular arasında; depremin oluşumu, deprem dalgalarının yer içindeki yayılımı ve bunların ölçüm cihazları yardımıyla ölçülmesi vardır.

Anlamları tam olarak bilinmese de bir çok kişi tarafından çok sık ve hatalı olarak kullanılmakta olan sismolojiye ait terimler kafa karıştırmaktan öteye gitmemektedir. Sismolojinin tarifi ile depremleri anlayabilmemiz için bu terimlerin açıklanmasına ihtiyaç vardır.

Fay: Kaya katmanlarındaki hareket sonucu meydana gelen çatlak ya da kırıktır. Bu kırıklar bazen yeryüzünde gözlenemez, yüzey tabakaları ile gizlenmiş olabilir. Bazen de eski bir depremden oluşmuş ve yeryüzüne kadar çıkmış, ancak zamanla örtülmüş bir fay yeniden oynayabilir.

Odak Noktası (Hiposantr): Odak noktası yerin içinde depremin enerjisinin ortaya çıktığı noktadır. Bu noktaya odak noktası veya iç merkez de denir. Gerçekte, enerjinin ortaya çıktığı bir nokta olmayıp bir alandır , fakat pratik uygulamalarda nokta olarak kabul edilmektedir.

Dış Merkez (Episantr veya Merkez Üssü): Odak noktasına en yakın olan yer üzerindeki noktadır. Burası aynı zamanda depremin en çok hasar yaptığı veya en kuvvetli olarak hissedildiği noktadır. Aslında bu, bir noktadan çok bir alandır. Depremin dış merkez alanı depremin şiddetine bağlı olarak çeşitli büyüklüklerde olabilir. Bazen büyük bir depremin odak noktasının boyutları yüzlerce kilometreyle de belirlenebilir. Bu nedenle “Episantr Bölgesi” ya da “Episantr Alanı” olarak tanımlama yapılması gerçeğe daha yakın bir tanımlama olacaktır.

Odak Derinliği: Depremde enerjinin açığa çıktığı noktanın yeryüzünden en kısa uzaklığı, depremin odak derinliği olarak adlandırılır. Depremler odak derinliklerine göre sınıflandırılabilir. Bu sınıflandırma tektonik depremler için geçerlidir. Yerin 0-60 km. derinliğinde olan depremler sığ deprem olarak nitelenir. Yerin 60-300 km. derinliklerinde olan depremler orta derinlikte olan depremlerdir. Derin depremler ise yerin 300 km.den fazla derinliğinde olan depremlerdir. Türkiye’de olan depremler genellikle sığ depremlerdir ve derinlikleri 0-60 km. arasındadır. Orta ve derin depremler daha çok bir levhanın bir diğer levhanın altına girdiği bölgelerde olur. Derin depremler çok geniş alanlarda hissedilir, buna karşılık yaptıkları hasar azdır. Sığ depremler ise dar bir alanda hissedilirken bu alan içinde çok büyük hasar yapabilirler.

Öncü ve Artçı Depremler: Bazen büyük bir deprem olmadan önce küçük sarsıntılar olur. Bu küçük sarsıntılara “öncü depremler” denilmektedir. Büyük bir depremin oluşundan sonra da belki birkaç yüz adet küçük deprem olmaya devam etmektedir. Bu küçük depremler “artçı depremler” olarak isimlendirilir ve büyük depremin oluş anına göre bunların şiddetinde ve sayısında azalım görülür.

Sismik Boşluk: Dünya’ yı kaplayan levhaların sürekli hareketi nedeniyle levha sınırlarındaki kaya katmanlarında gerilme olur. Gerilme boşaldığı zaman levha sınırının tümü aynı anda kaymaz. Tersine sınırın çeşitli bölümleri farklı zamanlarda kayar ve her seferinde bir miktar gerilme boşalması olur. Bilim adamları, fay gözlemleri sonucunda, deprem olasılığının en yüksek olduğu yerin bir fayın en uzun süre hareketsiz kalan bölümü olduğunu keşfettiler. Bu tür bölgelere sismik boşluk adı verilir.

Şiddet Magnitüd

Şiddet ve büyüklük kavramları maalesef karıştırılmakta ve yanlış kullanılmaktadır.

Şiddet :Herhangi bir derinlikte olan depremin, yeryüzünde hissedildiği bir noktadaki etkisinin ölçüsü olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir deyişle depremin şiddeti, onun yapılar, doğa ve insanlar üzerindeki etkilerinin bir ölçüsüdür. Bu etki, depremin büyüklüğü, odak derinliği, uzaklığı, yapıların depreme karşı gösterdiği dayanıklılık dahi değişik olabilmektedir. Şiddet depremin kaynağındaki büyüklüğü hakkında doğru bilgi vermemekle beraber, deprem dolayısıyla oluşan hasarı yukarıda belirtilen etkenlere bağlı olarak yansıtır.

Depremin şiddeti, depremlerin gözlenen etkilerine göre hazırlanmış olan “Şiddet Cetvelleri”ne göre değerlendirilmektedir. Diğer bir deyişle “Deprem Şiddet Cetvelleri” depremin etkisinde kalan canlı ve cansız her şeyin depreme gösterdiği tepkiyi değerlendirmektedir. Önceden hazırlanmış olan bu cetveller, her şiddet derecesindeki depremlerin insanlar, yapılar ve arazi üzerinde meydana getireceği etkileri belirlemektedir.

Bir deprem oluştuğunda, bu depremin herhangi bir noktadaki şiddetini belirlemek için, o bölgede meydana gelen etkiler gözlenir. Bu izlenimler Şiddet Cetveli’nde hangi şiddet derecesi tanımına uygunsa, depremin şiddeti, o şiddet derecesi olarak değerlendirilir. Örneğin; depremin neden olduğu etkiler, şiddet cetvelinde VIII şiddet olarak tanımlanan bulguları içeriyorsa, o deprem VIII şiddetinde bir deprem olarak tarif edilir. Deprem Şiddet Cetvellerinde, şiddetler romen rakamıyla gösterilmektedir. Bugün kullanılan başlıca şiddet cetvelleri değiştirilmiş “Mercalli Cetveli (MM)” ve “Medvedev-Sponheur-Karnik (MSK)” şiddet cetvelidir. Her iki cetvelde de XII şiddet derecesini kapsamaktadır. Bu cetvellere göre, şiddeti V ve daha küçük olan depremler genellikle yapılarda hasar meydana getirmezler ve insanların depremi hissetme şekillerine göre değerlendirilirler.

VI-XII arasındaki şiddetler ise, depremlerin yapılarda meydana getirdiği hasar ve arazide oluşturduğu kırılma, yarılma, heyelan gibi bulgulara dayanılarak değerlendirilmektedir.

Zamanımızda artık kullanılmayan, ancak tarihsel bir değer taşıyan bu şiddet dereceleri aşağıda kısaca özetlenmiştir:

I. Derece: Yalnız sismograflarca kaydedilen mikrosismik sarsıntılardır. Çok elverişli şartlar altında bulunan birkaç kişiden başka hiçbir kimse tarafından hissedilemezler (en fazla ivme: 10mm/s2’ den daha küçük).

II. Derece: Çok hafif depremler. Ancak dinlenmekte olan, bir binanın üst katında bulunan kimseler tarafından hissedilir. Bazı asılı eşyası sallanır (ivme: 10mm/s2‘den daha büyüktür).

III. Derece: Hafif depremler. Ev içinde ve özellikle üst katlarda herkes duyar; fakat birçok kimseler bu sarsıntıları deprem sanmazlar. Duran otomobiller hafifçe sallanabilir. Kamyon geçmesi ile meydana gelmiş bir sarsıntı sanılır ( ivme: 25mm/s2‘den daha büyüktür).

IV. Derece: Orta şiddetli depremler. Bina içinde bulunan kimselerden birçokları ve dışarıda olanlardan bazıları tarafından duyulan sarsıntılardır. Bazı kimseleri gece uykudan uyandırır, mutfak eşyası, pencereler ve kapılar sarsılır,duvarlardan çatlama sesleri çıkar, duran otomobiller iyice sallanır (ivme: 50mm/s2‘den daha büyük).

V. Derece: Oldukça şiddetli depremler. Hemen herkes tarafından duyulur, birçok kimseler uykudan uyanır, bazı tabaklar ve pencere camları kırılır, sıvalar çatlar, ağaçların ve direklerin sallandıkları görülür, sarkaçlı saatler durabilir (ivme: 100mm/s2‘den daha büyük).

VI. Derece: Şiddetli depremler. Herkes tarafından duyulur, bir çok kimseler korkarak dışarı kaçarlar. Ağır ev eşyaları yerlerinden oynar, birçok hallerde sıvalar düşer, bacalar hasara uğrar, genellikle hasar miktarı azdır (ivme: 250mm/s2‘den büyük).

VII. Derece: Çok şiddetli depremler. Herkes dışarı fırlar, otomobil kullananlar tarafından fark edilir, bazı bacalar kırılır. İyi yapılmış binalarda hasar önemsiz, orta derecede iyi ve normal yapılarda hasar en az ve planı kötü olan binalardaki hasar ise oldukça fazladır(ivme:500mm/s2’den büyük).

VIII. Derece: Yıkıcı depremler. Bacalar, sütunlar, anıtlar ve duvarlar yıkılır. Ağır ev eşyası ters döner, otomobil kullananlar rahatsız olurlar; özel olarak iyi yapılmış binalarda hasar az, orta dereceli binalarda hasar oldukça fazla, kötü yapılmış inşaatta ise hasar büyüktür. Ahşap veya yığma duvarlar( kerpiç duvar) bina iskeletinden dışarı fırlar. Kuyu sularında değişmeler görülür, az miktarda kum ve çamur akıntıları meydana gelir (ivme: 100cm/s2’den daha büyük)

IX. Derece: Tahrip edici depremler. Binalar temellerinden oynar, özel olarak yapılmış binalarda hasar oldukça fazladır, normal binalarda büyük hasar ve yıkıntılar görülür. Yeryüzünde çatlaklar oluşur, yeraltındaki borular kopar (ivme:250cm/s2‘den daha büyük).

X. Derece: Felaket depremler. Çoğu binalar yıkılır. İyi yapılmış ahşap binaların bazıları harap olur. Birçok ahşap ve taş binalar temelleri ile birlikte yıkılır. Zeminde çatlaklar olur, demiryolu rayları bükülür, ırmak kenarlarında ve dik yamaçlarda heyelanlar, çamur ve kum akıntıları görülür (ivme: 500cm/s2‘den daha büyük).

XI. Derece: Afet depremler. Ancak birkaç bina ayakta kalır, köprüler yıkılır, yerde geniş çatlaklar meydana gelir. Raylar pek fazla bükülür, kaymalar ve faylar, büyük heyelanlar oluşur (ivme:750cm/s2‘den daha büyük).

XII. Derece: Büyük afet deprem. İnsan eli ile yapılmış hiçbir eser ayakta kalmaz. Her şey harap olur. Eşyalar havaya fırlar, deprem dalgalarının yeryüzünde görüldüğü söylenir, zeminde büyük değişiklikler olur (ivme: 980 cm/s2‘den yerin gravitasyon ivmesinden daha büyük).

Depremlerin şiddet ve magnitüdleri arasında aşağıdaki gibi bir dönüşüm söz konusudur.

Şiddet                 IV     V      VI     VII    VIII   IX     X     XI    XII

Richter Magnitüdü 4      4.5    5.1   5.6      6.2   6.6  7.3    7.8   8.4

 

Yorum Yaz