CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in gündeme bomba gibi düşmesi beklenen açıklamaları, esas olarak, kamuoyunda beklenen yankıyı bulmadı. Oysa iddialar, sadece bireyleri değil, doğrudan devletin iç işleyişini, güvenlik bürokrasisini ve hukukun tarafsızlığını sorgulatacak nitelikteydi.
Ancak yer yerinden oynamadı. Ne siyasi düzlemde ne de toplumsal alanda güçlü bir dalgalanma oldu.
Çünkü artık ses ne kadar yükselirse yükselsin, karşısında her şeyi soğuran kalın bir duvar var: Kanıksama.
Kanıksama
Toplum, bir felaketin ardından hızla başka bir gündeme geçmeye alıştı. Depremlerde yıkılan şehirler, otel yangınında ölen çocuklar, kadın cinayetleri, sahte diplomalar, yenidoğan çetesi… Hiçbiri bir haftadan uzun konuşulmuyor. Çünkü istikrarlı olan tek şey, unutuşun hızı.
Siyaset bilimci Ivan Krastev’in dediği gibi: “İnsanlar artık yolsuzluklara değil, yolsuzlukların hiçbir sonuç doğurmamasına öfkeleniyor.”
Modern devletin meşruiyeti; hesap verebilirlik, şeffaflık ve hukukun üstünlüğü ile sağlanır. Ama bizde bu temellerin her biri teker teker oyuluyor. Sonuç: Sessiz bir çöküş.
Francis Fukuyama “Siyasi Düzenin Kökenleri” adlı eserinde kurumsal yozlaşmayı devletin meşru gücünün halk nezdinde çözüldüğü bir durum olarak tanımlar. Bugün Türkiye’de yaşanan tam olarak budur. Ne açıklamalar ne belgeler ne de skandallar kamuoyunda uzun süreli bir sarsıntı yaratabiliyor. Çünkü çürüme artık sistemin bir parçası hâline geldi.
Medya, yargı, bürokrasi gibi alanlardaki çürümeler toplumsal dokuyu da zehirliyor. Kamusal bilgi akışı tıkanıyor, doğrularla yalanlar eşit ağırlıkta sunuluyor. Hannah Arendt’in “Hakikatin politikada bir karşılığı kalmadığında, her şey propaganda hâline gelir” uyarısı bugün her zamankinden daha gerçek.
Çürümenin Sessizliği
Özgür Özel’in iddiaları yankı bulmadıysa, sorun sadece duyulmamasında değil; duymamaya alışılmış olmasında. Bu alışkanlık ise her yeni rezaletle daha da pekişiyor. Artık yolsuzluklar ifşa edilmiyor, kabul ediliyor; felaketler engellenmiyor, meşrulaştırılıyor.
Toplumsal hafıza köreliyor, kurumlar çürüyor, birey yalnızlaşıyor.
Meşruiyetini yitirmiş bir yönetim yapısı, halkla arasındaki bağı sadece korkuyla ve kayıtsızlıkla koruyabiliyor.
Ancak asıl tehlike, sessizliktir. Çürümenin en son evresi ise, sarsılmamak.
Ve biz, o evreye -ne yazık ki- çoktan ulaştık.
Herhangi bir fikriniz var mı?
🤔 Bu haber hakkında ne düşünüyorsunuz? Tepkinizi emojiyle gösterin!