İktisatçı Prof. Dr. Serap Durusoy ise Murat Karahan’ın değerlendirmelerine temkinli yaklaşarak “Kiralarda artık geçmiş değil, beklenen enflasyon etkili oluyor. İnşaat maliyet endeksi Haziran’da yıllık yüzde 23,58 arttı. Bu, konut ve kira fiyatlarında yeni bir yükseliş dalgası demek” ifadelerini kullandı.
Ayrıca, gıda enflasyonunun yalnızca iklim koşullarına bağlanmasını eleştiren Durusoy, “OECD ülkelerinde gıda enflasyonu yüzde 5 bile değilken, Türkiye’de yüzde 40’lara ulaşması yapısal sorunların göstergesi” diyerek şöyle konuştu:
Olumlu tutum teknik olarak doğru bir adım olduğunu ben de söyleyebilirim. Burada ara hedef referans olarak alınacak ve enflasyonun buna yakınsaması sağlanmaya çalışılacak ki özellikle de beklenti yönetiminin de yani beklentilerin ara hedefe çıpalanmasını sağlamak burada önemli bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Yalnız burada dikkat çekici önemli bir nokta var. Ara hedef 2025 için yüzde 24 olarak kaldı ama 2026 için önceki yüzde 12 iken yüzde 16’ya çıkarıldı. Tahmin aralıklarına da baktığımız zaman 2025’teki o hani yüzde 19-29 tahmin aralığı yani 10 puanlık fark 2025’te biraz daraltılsa da 2026’daki makasın genişlediğini görüyoruz. Sayın Karahan’ın konuşmasının ilk başında enflasyonun ana eğiliminde kademeli olarak bir düşüş olacak yönünde değerlendirmede bulunmasına rağmen 2026 yılı için tahminlerde fark 6 puanına çıkmış. Çünkü öncekinde 4 puanlık bir fark varken şimdi evet tahminlerde yukarı yönlü bir ivmelenme var ama farkta baktığım zaman bir genişleme var. Bu kadar sapmanın olmasını çok doğru bulmuyorum.
GIDA ENFLASYONUNU SADECE İKLİM KOŞULLARINA BAĞLAMAK DOĞRU DEĞİL
Sayın Karahan’ın enflasyona ilişkin değerlendirmelerinde de aslında bazı önemli notlar var. Şimdi dedi ki otopilotta değiliz. Faiz indirimi enflasyon görünümüne bağlı olarak yapılacak. Ama orada şu vurgu vardı. Bakın, enflasyon beklentisinin tüm sektörlerde gerilediğini belirtti. Fakat hane halkına ilişkin hiçbir değerlendirmesinin olmamasını ben bir eksiklik olarak görüyorum. Zira hane halkı enflasyon beklentisi diğer ekonomik aktörlerinkinden çok çok yüksek. Yani bu noktada beklentilerde bir ayrışmanın olması beklenti yönetimi konusundaki zafiyeti zaten ortaya koyuyor ki bu da aynı zamanda dezenflasyon sürecini aslında zedeleyen bir durum olarak değerlendirilebilir. Yine çok çarpıcı açıklamalar oldu. Şöyle ki mesela gıda enflasyonunu evet önümüzdeki dönemler için risk unsuru olarak görüyoruz dedi ama gıda enflasyonunun nedeni olarak sadece iklim koşullarına bağladı. Oysa ki Türkiye’de uzun yıllardır çok ciddi bir şekilde gıda enflasyonu sorunu var ve OECD ülkeleriyle karşılaştırdığımız zaman bakın Türkiye’de 2025 yılı için %40’larda olan gıda enflasyonu OECD ülkelerinde yıllık bağlamda %5’leri bile bulmuyor. Şimdi bu açıdan değerlendirdiğimizde özellikle tarım alanına ilişkin yapısal reformların hayata geçirilememesinin gıda enflasyonu üzerinde çok büyük bir rolünün olduğunun altını çizmemiz gerekiyor.

KİRALARDA BEKLENEN ENFLASYONUN ÇOK ETKİLİ
Karahan’ın üzerinde durduğu bir başka nokta bakın kira gelirleri. Dedi ki kiralar enflasyondaki gerilemeye bağlı olarak kiralarda da bir gerileme söz konusu olacak ama dedi kiralar konusunda geçmişteki enflasyona bir endeksleme var. Bu da hizmet enflasyonunda katılık yaratıyor. Ben açıkçası buna da katılmıyorum. Çünkü kiralarda artık geçmişteki enflasyon değil, beklenen enflasyonun çok etkili olduğunu gözlemliyoruz. Kaldı ki bakın kira konusunda bu kadar iyimser olunmasına yönelik olarak ben daha temkinli yaklaşılması gerektiğini düşünüyorum. Nedenine de gelince inşaat maliyet endeksi açıklandı. Örneğin Haziran ayı için aylık bağlamda %1,37, yıllıkta ise %23,58 oranında bir artış var. Bu şu demek, önümüzdeki aylarda hem konut fiyatlarında hem de kirada çok ciddi artışlarla karşı karşıya kalabiliriz. Bakın buna rağmen, bu artışlara rağmen bu ayki yani bu söylediğim veri Haziran’da hesaplanan veri. Bu ay gelen konut satışlarına baktığımız zaman da çok ciddi bir şekilde konut satışlarında artış görüyoruz. Üstüne üstlük yabancılara yapılan konut satışlarında azalmaya rağmen bu da bize şu gerçekliği ortaya koyuyor. Türkiye’deki gelir dağılımı adaletsizliğinin aslında ne kadar büyük boyutlara ulaştığının da çok önemli bir göstergesi oluyor.
Herhangi bir fikriniz var mı?
🤔 Bu haber hakkında ne düşünüyorsunuz? Tepkinizi emojiyle gösterin!